Küçük aile işletmelerinin önemi korunurken verimlilik için büyük tarım işletmelerinin dönemine giriyoruz.

Dünya nüfusunun artması ile birlikte, ülkemizde de tarıma olan ilgi farklı sektörlerde yer alan firmaların ilgisini çekerek tarımsal üretimde ölçek ekonomisi yaratma yolunda büyük tarım işletmelerine yönelişi beraberinde getiriyor.

Türkiye, küçük tarımsal işletmeler ülkesi olarak Avrupa ve dünyanın farklı ülkelerindeki tarımsal işletme sayısından çok daha fazlasını barındırıyor. Fakat verim açısından listenin sonlarında yer almaktan da kurtulamıyor. Fransa’da 527 bin tarım işletmesi faaliyet yürütürken, Türkiye’de bu rakam 3,02 milyon civarında seyrediyor. Fakat bunun tam tersi Fransa’nın ortalama işletme büyüklüğü 52 hektarken, Türkiye’de 6,1 hektar civarında arazi büyüklüğüne sahip.

Faizsiz krediler, talep tarafında artan nüfus ve iyi yaşam isteği ile tarım sektöründeki küçük işletmeler yerine büyük arazilerde, dikey entegrasyon zincirine sahip tarım işletmeleri ön plana çıkıyor. Küçük aile işletmeleri yerine büyük çiftliklerin yer almaya başladığı tarım sektöründe “ölçeklenme” kelimesi en önemli kilit vurgu olarak her yatırımcının ilk cümlesi oldu.

540.000 dolaylarında tarım işletmesinin bulunduğu Fransa’da, 50 hektardan büyük alana sahip olanların sayısı 197 binlerde. 20-50 hektar arasındaki araziye sahip işletmelerin sayısı ise 100 bini buluyor. Hollanda’da da yaklaşık 76 bin tarım işletmesinin 11 binden fazlası 50 hektardan daha geniş bir alanda üretim yapıyor. Danimarka’da da toplam sayısı yaklaşık 44 bin adet olan tarım işletmelerinin 15 binden fazlası 50 hektardan daha fazla alanda, 10 bini de 20-50 hektar arasında değişen büyüklükte alanlarda tarımsal üretim yapıyor.

Büyük arazilerde yapılan tarımsal faaliyetlerin en önemli getirisi yüksek verimlilik olarak geri dönüyor. Büyük işletmelerin, gerek üretim alanındaki büyüklük gerekse sermayeye ve kredi imkanlarına daha kolay ulaşımı sayesinde küçük ölçekli ve aile çiftliklerine göre sayısız avantaja sahip. Aynı zamanda daha verimli üretim sayesinde birim maliyetlerinin de düştüğü bu çiftlikleri ülkemizde kooperatifçilik eliyle bazı kalemlerde üreticinin yükünü hafifletmek mümkün.

Türkiye’de ise bugün sayısı 3,02 milyonu bulan tarım işletmelerinin 2 milyona yakını 5 hektarın altında bir alanda üretim yapıyor. 5-20 hektarlık alana sahip olanların sayısı 887 binlerdeyken; 20-50 hektar arasındakilerin sayısı 53 binde, 50 hektarın üzerindekilerin sayısı ise 21 binlerde kalıyor.

Ancak bir bölge var ki, büyük işletmelere olan yönelim konusunda diğer tüm bölgelere örnek olacak cinsten. Bu bölge, yıllardır bereketli topraklarıyla ün salmış olan Çukurova. Bölgede mısır, pamuk, buğday ve soya gibi tarla bitkilerinin yanı sıra narenciye, sert çekirdekli meyve ve sebzeleri yetiştiriliyor.

Adana-Ceyhan’da 10 bin dekarlık alanda tarla ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği yapan Biltar Tarım İşletmeleri’nden Ziraat Mühendisi Mutlu Evren, ““Alet-ekipman mevcudiyeti, üretim konusundaki teknik bilgi birikimi ve maddi güç, çalışan sayısı gibi faktörler büyük işletmeleri ekimden hasada kadar her aşamada avantajlı kılıyor” diyor.

Geniş ölçekli işletmelerin farkı pazarlama süreçlerinde de kendini gösteriyor. Kahramanmaraş’ta 2005 yılından bu yana 50 dekarlık bir alanda topraksız tarımla salkım domates üretimi yapan Kipaş Tarım İşletme Müdürü Vuslat Ketmen, “Üretim açısından kolay ulaşılabilirlik, satınalma, sevkiyat, finansman ve pazarlama gibi küçük işletmelerin zorlandığı alanlarda daha kısa zamanda çözüm bulmak mümkün hale geliyor” diyor.

Küçük işletmelerin de desteklenmesi gerekli

Ancak tarımın sürdürülebilirliği için büyük işletmeler kadar küçük aile işletmelerinin de önemi büyük. Türkiye’de tarım işletmelerinin temeli olan küçük aile çiftliklerinde, gelecekte tarımın içinden gelen bireylerin işletmenin yönetimine geçeceğini söyleyen Mutlu Evren, bu sayede daha bilinçli şekilde sektörde var olmaya devam edeceklerini söylüyor ve ekliyor: “Küçük üretici grubunda olan ve tarımsal istihdamın temeli olan köylerdeki küçük üreticiler de göz ardı edilmemeli ve onların da tarımda kalabilmeleri için gerekli desteklemeler yapılmalı.”

Son yıllarda farklı sektörlerden firmaların tarıma adım atması sektöre profesyonel bir soluk getirdi. Bunun avantajları zamanla daha da iyi anlaşılacak. Ancak büyük işletmelerin sayısı artarken, tarımın bel kemiği olan küçük aile işletmelerinin de yaşatılması gerek. Geleceğin sürdürülebilir tarımına ulaşmak bu iki paralel yolu takip etmekten geçiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here