Tarım girişimcileri (startup), yaptıkları teknolojik atılımla, tarım devlerinin yerini almaya başlıyor. Bu durum en çok Monsanto gibi dünya devi firmaları etkilemekte. Süreç içinde, bu yeni girişimler yeni tarım devleri olarak sahneye çıkabilir ve sahiplerine ciddi bir servet sunabilir durumda.Tabii bu imkanlar Türk start-upları için de geçerli.
Tarım, belki de sosyal ağın cazibesiz bir kısmı olabilir ama insan emeğinin en eski yapı taşı bir iş alanı olarak diğer sektörlerin baz noktasını oluşturan bu sektör her zaman yaşayacak.Geleneksel yöntemlere çok bağlı olan bir işten bahsediyoruz. Son istatistiklere göre ABD tarımsal sanayi kuruluşları 374 milyar dolarlık bir ciro yaratmış durumda. Özel olarak yapılan araştırmada sadece Google 2019 yılında 85 milyar dolarlık reklam cirosu yaratacak. Bununla birlikte tarımsal sanayi hayatta kalacak ve geleceğin beslenme şekli iklim değişikliği ve küresel ısınma tehdidi ile değişim gösterecek. (Detaylı bilgi için bakınız : A Primer for Investing in Agriculture.)
2013 yılı ABD Tarım Bakanlığının bir raporuna göre, iklim değişikliği ekinlerin dayanıklılığını yıkacağını ve gelişimin önünde engel oluşturacağını belirtti. Bu gelecek öngörüsü, eko sistemde ciddi ve karmaşık bir değişimin habercisi olarak ( gübrelemenin azalacağı varsayımı ile ) üretimin ilk safhalarındaki maliyetlerin artacağını belirtmektedir. 2008 yılında IMF tarafından açıklanan raporla paralellik göstererek IMF de tarımsal çıktının dünyanın her yerinde azalacağını ta ki artan atmosferdeki karbondioksit oranının yararlı etkileri bulununca kadar bu sürecin devam edeceğini belirtti.
Bu durum, tarımsal pratiği daha kötü hale getirerek genel hatlarıyla büyük tarım şirketlerinin sulama ve ilaçlama işlerindeki uygulama yeteneklerine olan bağlığı (Monsanto gibi) devam ettirecektir.
Tam da bu noktada tarım girişimleri (startup) devreye giriyor. Var olan teknoloji, artan nüfusu besleyebilecek, tarım sanayisini değiştirme yeteneğine sahip ve tüm negatif unsurlara rağmen rekabetçi bir hale getirebilecek bir düzeyde. Hatta teknoloji, şirketlere çeşitli imkanlarla ile tüketici elektroniğinin özgünlüğünü kaybetmiş etkilerinden kurtararak tarımla birleştiren kestirme yollar sunuyor.
Hassas tarımsal üretimde bilindiği gibi, bu tip üretim yöntemi atığı azaltarak çevre dostu bir imkan sunmaktadır. Örnek olarak, drone’lar ( insansız hava aracı) yüzlerce dönüm araziyi çok kısa sürede tarayarak hangi alanın su ve ilaç istediğini ölçer hala getiren farklı özelliklerde yardımcı bir alettir. Buna benzer, hava durumu ile ilgili durum bilgileri ve dikim zamanı ile ilgili yönlendirmeler üreticiye ek destek vermektedir.
Aslına bakarsanız, kimyasal ve biyo teknoloji devi Monsanto’nun hesaplamalarına göre big data ( dünya çapındaki verilerin işlenmesi sonrasından bahsediyor.) dünya çapında ekin hasadını yıllık 20 milyar dolar artırabilir.
Şirket şimdiden tarımsal teknolojik değer yaratan Climate Corporation’ı bünyesine kattı. Bu startup üreticilere hava durumu verilerine göre tarım sigorta yapan bir iş modeline sahip ve milyar dolarlık bir iş olduğu konusunda herkes hemfikir. (ilgili bir konu: Why Is Monsanto Evil, But DuPont Isn’t?)
Fakat tartışmaya yol açan asıl olay, bu tarım odaklı çevik startupları doğru yönelimle üstün çıkacağı işlerin ne olduğunu bulmak. Bunlardan bir kaçını sizin için araştırdık.
ÇİFTÇİ İŞ AĞI
MAVİ NEHİR TEKNOLOJİSİ
Blue River Technology, robotlara bireysel yaklaşarak tarım alanında kullanan bir girişimdir. Şirketin ilk ürünü “Marul Bot” hassas aralık ölçüm robotu ile yabani otları mevcut marula göre bulup sadece ona zehirli ilacı püskürtme işi yapıyor.Kurucusuna göre, hasadı %10 civarında artırıyor. Ekolojik olarak da çevre dostu olan bu robot sayesinde daha az miktarda zehirli ilaç püskürtülüyor.
Şirketin 2.ci ürünü ise 3 boyutlu modelleme cihazı. Bu cihaz sayesinde bilgisayar görüntüsünü kullanarak hasadı öncelikle analiz edip, mevcut durum ve yapılması gerekenlerle ilgili analizini sunmaktadır.
Bu cihaz sayesinde çiftçiler kendi hesaplarını geliştirme imkanını, analize, tarlanın büyüklüğüne ve ürünün büyüme hızı ve hasat zamanına göre seçme şansına kavuşuyor. Kuruculardan Jorge Heraud, diğer girişimlerin ömürlerini belirleyecek unsurun çevre dostu bir dönüşüme girmesi gerektiğini belirterek, kendilerini “Gıda’nın kalitesini, kirlilikle zarar vererek aynı zamanda çevreyi de öldürüyoruz. Bunlardan kaçınarak daha fazla ürünü, kimyasallardan uzak durarak, çevre bilinciyle daha iyi şartlarda ve teknoloji ile üretmeliyiz.” şeklinde görüşlerini belirtti.
3D Robotics
Berkeley Üniversitesinde üretilmiş, 3D Robotics, drone teknolojilerinde öncü rolüyle tüketici tarafında da bilinen bir kurumdur. Aynı zamanda bu makineleri birden fazla görev ve farklı sektörlerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Drone’ları genel olarak büyük arazileri gözlemlemek ve ilaçlamak üzere kullanılmaktadır. Chris Anderson’a göre, 3D Robotics Kurucusu, drone’ları tarımsal üretim amacıyla kullanma fikri çiftçilerin kendisinden geldi. “Çiftçiler bize drone’lar neden arazide kullanılmıyor diye soruncaya kadar biz de bu aletlerin arazide kullanabileceğini hiç düşünmemiştik.” dedi.
Genellikle 3D Robotics drone’ları kamera ile düşük irtifada uçarak çiftçinin mahsuldeki gözü oluyorlar. Görsel betimleme ve infra-red betimlemeyi birlikte kullanarak , Normalleştirilmiş Farklı Bitki Örtüsü İndeks fotoğrafı oluşturuluyor. Bu fotoğraf fidenin infrared radyasyonu ölçerek su ve klorifil içeriğini hesaplamaktadır. Sağlıklı fideler hastalıklı fidelere göre daha fazla infrared radyasyonu yaymaktadır.
Sonuç
Tarımın geleneksel yöntemler yerine mekanizeleşip, genetik bilimindeki ilerleme ile birlikte daha fazla insanı daha sağlıklı gıdalarla buluşturabiliriz. Biz Türk üreticileri olarak bu akımdan uzak durmadan kendi işlerimize entegre etmeliyiz. Tarımdaki bir sonraki dalgada daha büyük ölçekli arazilerde daha fazla mekanizeleşme ve teknolojiyi kullanım yönünde bir yönelim olacaktır. Türk çiftçisi olarak kulaktan dolma bilgilerle değil, yazılarımızı okuyup uygulayarak verimi artırabilirsiniz.
Son teknolojik makine ve cihazları www.fisjenerator.com adresinde bulabilirsiniz.