Dünyadan derlediğimiz teknolojik değişimlerle birlikte ülkemizin de önemli bir eşikte olduğu anlaşılıyor. Tercihlerin geleceği etkileyeceği bu yeni dönemde tarım sektörü ve bileşenleri bazı kararlarıyla başka bir dünyaya adım atmamızı sağlayabilir noktada.
Aile işletmelerinin çok azaldığı bir gerçek. TÜİK’e göre şehirli nüfus oranı %92 seviyesinde olan Türkiye, tarım üretimini artıramama döngüsüne girebilir. Köylerin boşalmasının sebebi tarımın bir şekilde kazandırmaması, şehir hayatındaki “avantajlar”, gençlerin tarımla ilgilenmek istemesi vb. nedenlerle sıralanabilir. Oysa ekilebilir alanların bolluğu, daha tarıma açılamamış alanlarıyla ülkemiz bu bereketli toprakları ihracat cennetine çevirebilecek potansiyele sahip. Verimlilik artışı ile tarım nüfusu büyük bir hızla azalırken tarımsal üretimini arttırmayı başarıldı. Tarım ürünleri ihracatımız 2002’deki 4 milyar dolarlık seviyesinden bugün 15 milyar dolara gelirken aynı dönemde ithalatımız da, 3.9 milyar dolardan 17.6 milyar dolara yükseldi.
Tarımda dışa bağımlılıktan, ithalattan tamamen kurtulmak hiç bir ülke için geçerli değil, uygulanabilir de değil fakat her ülke özellikle Türkiye kendi kendine yeterli tanımına tekrar kavuşmalı, ciddi atılımları hayata geçirmeli.
Monsanto’nun Bayer tarafından satın alma teklifine değinmiştik.Bu satın alma çok farklı sonuçları beraberine getirecek. ABD’de özellikle mısır ve soya üretiminde fazlalık, fiyatları aşağı çekerken tohum fiyatlarını da yukarı seyretmesine neden oluyor.
Bu sebeple tohum üreticileri Dow ve DuPont birleşme kararı alırken, merkezi İsviçre’de olan dünyanın en büyük tarım kimyasalları üreticilerinden biri olan Syngenta, Çinli bir devlet şirketi tarafından satın alındı. Bayer, tohum alanında dünyanın en büyüklerinden meşhur Monsanto’yu 56 milyar dolara satın aldı. (Bayer ayrıca Monsanto’nun piyasaya borcu olan 10 milyar doları da ödeyecek, yani bu alım Alman şirketine 66 milyar dolara gelecek.)
Tohum ve tarım ilacı konusunda hakim şirketler birbirlerini satın alarak daha da büyük dev şirketler oluşturuyor. Rekabetin düşük olduğu tohum ve gübre/tarım ilacı piyasasında fiyatların düşmeyeceğini, daha da artacağını şimdiden varsayabiliriz.
Tarımın temel girdisini oluşturan unsurların başlıcaları, tohum, gübre ve tarım ilacı konusunda Türkiye’nin mevcut konfor alanından çıkıp, bu dev şirketlere rakip bölgesel şirketler yaratmanın yolunu açmalı. Torku markasıyla bir kooperatifin neler yaptığı nasıl yaptığı gözler önündeyken,stratejik ilgiyle bu dev şirketleri ortaya çıkarmalıyız.